Avrupalıların Amerika’ya gelişinden önce ortadan kaybolan bu Amerikan uygarlığı, metin eksikliğinden dolayı, Anasazilerin kendilerini hangi adla belirlediklerini bilmiyoruz. Ancak ikisi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren anıtsal kalıntılar bırakan bu insanların kadınlara çok önemli bir yer verdiğini biliyoruz. Arkeologlar anasoylu bir uygarlıktan söz ederler. Bu insanların o zamanlar için son derece ayrıntılı yollar inşa ettiğine dair kanıtlar da var.

 

Anasaziler, mevcut Colorado, Utah, Arizona ve New Mexico eyaletlerinde çeşitli gruplara ayrılmış Yerli Amerikalılardır. Anasazilerin kendilerini hangi adla belirledikleri, eski metinlerin eksikliği nedeniyle bilinmemektedir. Anasazi kelimesi Navajo’dan gelir. Navajo dilinde “eski düşmanlar” anlamına gelir. Anasazilerin soyundan geldiklerini iddia eden Hopi Kızılderilileri, basitçe “kadim sakinler” anlamına gelen Hisatsinom kelimesini kullanmayı tercih ediyor. Anasazi uygarlığı, çeşitli sitelerde birçok anıtsal kalıntı bırakmıştır. Bu yapılar, seramik, dokuma, sulama, astronomik gözlemler ve bir resimsel ifade sistemi tekniklerinde ustalığa tanıklık ediyor. Bugün, Anasazilerin torunları, Arizona ve New Mexico’daki Zuniler ve Hopiler, hala bazı geleneklerini sürdürüyorlar. Ancak bu insanların tarihi, yazılı tanıklıkların olmaması nedeniyle çok esrarengiz olmaya devam ediyor.

MATERYAL TOPLULUĞU?


Ancak Nature Communication dergisinde yayınlanan bir çalışmada arkeologlar, en azından Anasazilerin nasıl yönetildiğini anladıklarını düşünüyorlar. Gerçekten de, 1896’da arkeologlar, Pueblo Bonito bölgesinde 650 odalı devasa bir evin kalıntılarını keşfettiler. Bu evin ortasında, insanlar bir mahzende gömülüydü. Yanardöner kabuklardan yapılmış bilezikler, kolyeler ve diğer mücevherlerle zengin bir şekilde süslenmişlerdi. Bu mezar, Amerika’nın güneybatısındaki şimdiye kadarki en zengin keşif. Arkeologlar, gömülü insanların DNA’sını analiz ederek, aynı mitokondriyal DNA’ya sahip olduklarını fark ettiler. Mitokondriyal DNA, DNA’nın annelerden çocuklarına geçen kısmıdır. Bu, kuşkusuz üst düzey insanlar olan tüm bu insanların aynı anneden ataya sahip oldukları anlamına gelir. Bu nedenle Anasazi toplumunun anasoylu olduğu, yani gücün annelerden kızlarına aktarıldığı şeklindeki olası hipotezi öne sürdüler.

 

Üç Anazasis Dönemi ve Yol İnşası

Arkeologlar Anasazi tarihini üç farklı döneme ayırırlar. Başlangıçlar, Pueblo I dönemi MS 700’den 900’e kadar uzanır. Küçük izole evlerin inşası ve sulu pamuk ekiminin ortaya çıkması ile karakterize edilir. 900’den 1100’e kadar uzanan Pueblo II dönemi, Anasazi uygarlığının zirvesini işaret ediyor. O zaman, bazı aglomerasyonların 6.000 nüfusu olacaktı. Chaco Kanyonu’nun köyleri birbirine o kadar yakındı ki, 15 ila 30.000 nüfuslu bir birleşik kent oluşturdular. O zamanlar Anasaziler, ilkel tekniklerle ulaşılması çok zor olan yerlerde inşaatlarını gerçekleştirme başarısını elde ettiler. Özellikle hem sıcaktan hem soğuktan hem de düşmanlarından korunmak için uçurumun kenarına meskenler inşa etmeye özen gösterdiler. Gerçekten de bunlar, yalnızca Anasazilerin evlerine girmek için de olsa test edildi. Ayrıca Anasaziler o dönem için etkileyici yollar inşa ettiler. Halihazırda 640 km’den fazla yol tespit edilmiş durumda. Bu yollar, yüzlerce yıl boyunca sadece yayalar tarafından oyulmuş yollar değildi. Bunlar gerçek planlı yollardı ve geliştirilmeleri hem inşaat hem de bakım için önemli bir yatırım gerektiriyordu. Bu yollar sayesinde Mezoamerika halklarıyla ticari alışverişler yaptıklarını biliyoruz. 1100’den 1300’e kadar süren son dönemde, Pueblo III, yalnızca Mesa Verde’de Anasazilerin açıklanamayan bir baskısı ve ilkel bir ilkel yaşam alanına dönüş var. 1300’den itibaren Anasazi, Río Grande Vadisi’ne ve Arizona’nın merkezine sığındı. Avrupalılar kıtaya varmadan önce onların izini kaybediyoruz…